DARK CITY/ Gizemli Şehir, Alex Proyas, 1998, Avustralya-ABD, Bilim-Kurgu


Matrix ve 13. Kat (Thirteenth Floor) filmleriyle hemen hemen aynı tarihlerde gösterime giren ama 13. Kat ile birlikte, Matrix'ten çok daha radikal bir finale giden Dark City konu olarak da bu iki filme benzemektedir. Her üç film de 'gerçeklik', 'hayal', 'akıl' ve 'ruh' nedir gibi bir arayışa girmiş ve şaşalı görsel efektleriyle Matrix bu iki film arasından sıyrılarak aslında herşeyin birer kurgulanmış 'efekt' olduğunu bizlere ispatlamış ve bu efekti bozmamak için de mutlu sona doğru ilerlemiştir yavaş yavaş! Oysa hem Dark City hem de 13. Kat finallerinde ulaştıkları noktalar ve özellikle Dark City bize verdiği Matrix'den çok daha ilerdeki "varoluşçu" felsefesiyle Matrix'ten tamamen ayrılmaktadırlar. Matrix'te enerji sorununa çözüm bulan makineler için birer enerji kaynağı olarak karşımıza çıkan insanoğlu, Dark City'de ise "ruh nedir?" sorusuna cevap arayan uzaylıların birer kobayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Zamanın, insanların karakterlerinin ve kişiliklerinin, hatta kenti oluşturan tüm dokunun uzaylı yaratıkların kontrolünde olduğu bir dünyada geçen Dark City, adı gibi karanlık anlatıma sahip bir film. Filmin sonuna kadar göremediğiniz güneşin yokluğu da bu anlatımı destekler nitelikte ve kent bir karadelik gibi herşeyi yutup sonunda yeniden kurmakta. Ancak burada hemen söylemekte fayda var, filmin sonunda görülen güneş insanlara 'gelecek için bir umut' olsun diye gösterilmemektedir; çünkü aslında insanların silinen anılarıyla birlikte 'umutları' da ortadan kalkmıştır ki filmi seyrettiğinizde zaten sürpriz finaliyle buna gerçekten de şahit olursunuz. Filmin kahramanı John Murdoch da geceyarısından önce uyandığı için (çünkü zaylılar bütün faaliyetlerini geceyarısında zamanı durdurarak gerçekleştirmektedirler) kazandığı doğaüstü güçlerle insanlık için bir umut olarak görülebilir başta ama filmin sonunda, kazandığı yetilerle bu sefer uzaylıların yerine kendisini koymaktadır o da, ve bunu kendi hayallerindeki dünyasını yaratmak için yapmaktadır. Dolayısıyla aslında o da insanlara kendi hayallerini gerçekleştirmeleri için bir şans vermemektedir.
Çünkü aslında hepimiz bir başkasının hayallerini yaşarız, kendilerimizinkini değil!

Yorumlar

Popüler Yayınlar