OBLIVION/ Oblivion, Joseph Kosinski, ABD, 2013, Bilim-Kurgu, Macera

 
Yıl 2077, dünya uzaydan gelen istilacı ırk Scav-Yağmacılar tarafından işgal edilmiş, ve onlarla yapılan savaş sonucu da bir harabeye dönmüş durumdadır. Yer şekilleri değişen ve yer yer radyasyon alanları oluşan dünya insan ırkı için yaşanması imkansız bir yer haline gelmiştir. Bu nedenle dünyayı Yağmacılar'a terk eden insanlar Satürn'ün uydusu Titan'a yerleşmişlerdir, ama enerjilerini de okyanus üzerine kurdukları dev hareketli tesislerle dünyadaki okyanus suyundan sağlamaya devam etmektedirler. Geride kalan ve kulelerde yaşayan asker/teknisyenler de (genelde her kulede iki kişi olmakta) hem okyanus üzerindeki tesislerin, hem de onların güvenliğinden sorumlu insansız araçların bakım ve onarımından sorumludurlar. Jack ve Victoria da bu iki mürettebattan biridir. Victoria gayet soğuk ve ruhsuz bir yapıya sahipken, Jack tam aksine görev için hafızası silinmeden önceki yaşamına dair anı kalıntıları olan, geçmişe ve yok olmuş dünyaya özlem duyan bir ruh hali içerisindedir.
Filmin ilk yarısı bu iki karakter üzerine yoğunlaşıp, 2070'lerin dağlar, çöller arasına sıkışmış şehir kalıntılarıyla dolu dünyasından peyzaj tabloları çizerken, bir yandan da yörüngedeki ana gemi "Tet"e binip Titan'a gitme hayalleri kuran iki mürettebatın dünyadaki işlerini kısaca bize aktarmaktadır. Ancak bu anlatımlarda öyle derin bir karakter tanıtımı beklemeyin (biz yukardaki karakter niteliklerini koca filmi seyrettikten sonra tanımladık!), daha çok filmin gelecek atmosferi üzerine kurulu görsel şölen niteliğinde. Öyle ki bir noktadan sonra "bu film hep böyle iki kişi mi gidecek?" diye sormadan edemiyorsunuz, ama Allah'tan filmin afişindeki Morgan Freeman ve Olga Kurylenko isimlerinden en az iki karakterin daha karşımıza çıkacağını bilmenin rahatlığını yaşıyoruz bu aşamada. Zaten yönetmen de bunun farkında olacak ki, siz bunu düşünür düşünmez hemen ardından Morgan Freeman "Yağmacılar'ın lideri", Olga Kurylenko da Jack'in "anılarında yaşayan kadın" olarak karşımıza çıkıyor. Bu aşamadan sonra ise film hem ivme kazanıyor hem de senaryoda sürpriz üzerine sürpriz yapmaya başlıyor...
Aslında yönetmen Joseph Kosinski biraz "twist ustası" M. Night Shyamalan'dan ders almış olsa, bayağı bayağı sonu bizi ters-köşe yapabilecek bir filme imza atacakken bu sürprizleri erkenden açık ederek bu şansını yok ediyor. Yine de film bittikten sonra "Bayağı iyi bir filmmiş!" dediğimizi de itiraf edelim burada. Tabii bizim "iyi filmmiş" dememizin bir nedeni de filmin neredeyse bir düzine filme gönderme yapması. Kosinski'nin yayınlanmamış bir öyküsüne ve çizgi-romanına dayanan filmin öyküsü, belki de yönetmeninin de sinema geçmişinden dolayı, 2001: A SpaceOdyssey/2001: Bir Uzay Destanı, Matrix, Solaris, Moon, The Omega Man vs. gibi gayet baba bilim-kurgu filmlerinden açıkça etkilenmiş görünmektedir. Burada filmin sürprizlerini bozmamak için bu filmlerle olan benzerlikleri belirtmiyoruz, ama seyrettikçe sizin de söz konusu filmlerle ilişki kuracağınıza eminiz, tabii anılan güzelim filmleri seyretmediyseniz hala o başka! Özellikle bizim gibi "teknolojiden, makinelerden ve teknolojik gelişmelerin hayatımızın en küçük ayrıntısına kadar girmesinden rahatsız biri olarak" söyleyebilirim ki, Oblivion bize dünyanın sonunu makinelerin getireceğini bir kere daha göstermiştir. Bu ister Dark City ve -spoiler- Oblivion'daki gibi uzaylı üretimi veya dünya dışı bir makine olsun, isterse Terminatör ve Matrix serilerindeki gibi insan yapımı makineler olsun, fark etmez...
Her şey bir yana, kısa süre önce 80'lerden bize kalan kült film Tron'un devam filmi "Tron: Legacy" ile karşımıza çıkan yönetmen Kosinski, Tron'la gösterdiği başarıyı bu filmde de tekrarlıyor. Özellikle zaten Tron'dan aşina olduğumuz bilim-kurgu atmosferi yaratma başarısı bu filmde de devam ediyor. Ufak tefek senaryo ve oyuncu aksaklıklarına rağmen Oblivion seyredilmeyi hak ediyor; özellikle söz konusu filmlerle olan bağlantılarını görmek açısından...

Yorumlar

  1. Benim de sevdiğim bilim kurgu filmleri arasında..

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir bilim kurgu :) Imax te izleme fırsatı bulmuştum. Görüntüler süperdi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar