FİLMSEL KAVRAMLAR: "Zamanda Yolculuğun Felsefesi" (Donnie Darko, Richard Kelly, ABD, 2001)
ZAMANDA YOLCULUĞUN FELSEFESİ
(Zaman Üzerine Saçma Sapan Bir Deneme)
Donnie Darko’ya
Zamanda yolculuk nedir?
Nasıl yapılır?
Hangi zamana gideceğimizi nasıl belirleyeceğiz?
Kimler zaman yolcusu olabilir?
Zaman ya da yapısı değiştirilebilir mi?
Yaşanılan olaylar değişir veya değiştirilebilir mi?
Buradaki şemada görüldüğü gibi, zamanı başı ve sonu olmayan düz bir hat
olarak kabul eder ve zamanda “şimdi”den geçmişe doğru geriye gidersek,
düz bir hat olan zaman bizim kendi zamanımızı terk ettiğimiz anda da
ilerlemeye devam etmektedir. Dolayısıyla bizim terk ettiğimiz zaman olan
“şimdi”miz biz onu terk ettiğimiz andan itibaren “geçmiş” olmaktadır.
Ancak, ‘şimdi’mizi terk edip ‘geçmiş’e doğru yaptığımız yolculukta
vardığımız nokta bizim ‘şimdi’miz olmaktadır. Dolayısıyla zamanda terk
ettiğimiz ‘şimdi’ geriye doğru yolculuktan sonra ‘geleceğimiz’
olacaktır. Bu durumda da bizim geleceği bilme yeteneğimiz doğacaktır.
Ancak burada biz gelecekten gelen konumunda olduğumuz için, aslında
zaten yaşanmış olan geleceği ilmemiz normaldir; çünkü biz, bize göre
geçmişi bilmekteyizdir. Ama unuttuğumuz bir şey vardır ki, o da bu
teorinin “öznel zaman”a göre düşünüldüğüdür. Yani burada sadece zaman
yolcusunun “kendi zamanı” göz önünde bulundurulmaktadır; oysa geride
bırakılan dünyanın, evrenin ve insanlarında nesnel bir zamanı vardır.
Şekilde de görüldüğü gibi yolcu zamanını terk ettikten sonra da,
bıraktığı zaman akmaya devam edecektir. Çünkü tüm insanların, dünyanın
ve hatta evrenin zamanını değiştirmek, onları ileri ya da geri almak
imkansızdır. Bu dünyanın evrendeki konumunu değiştirmek, evrenin
yapısını değiştirmek (o zamana kadar nova, süpernova, yıldız kayması vs.
gibi evrensel olayları geri almak), ölü insanları diriltmek, tabiat
olaylarını değiştirmek anlamına gelmektedir. Kısaca bu ‘Tanrısal bir
güç’ gerektirmektedir. Bu nedenle geriye giden zaman yolcusu gittiği
zaman için geleceği bilecektir, ama bu hiç bir şeyi değiştirmeyecektir;
bir kelebeği rahatça öldürebilir ya da kendisi doğmadan önce babasını da
öldürebilir, çünkü bunlar akmakta olan “reel gelecek” için zaten
yaşanmış olgulardır ve onun için bir tehlike oluşturmamaktadırlar.
Aslında yolcu için tam olarak geleceği biliyor diyemeyiz; çünkü gelecek
onun için ‘bıraktığı zaman-geldiği zaman’ arasındaki ‘zaman dilimi’dir;
ama geldiği zamanda gelecek sonsuzdur, sınırı yoktur. Başka bir deyişle,
yolcu kendi zamanını bıraktıktan sonra da zaman aktığı için o ayrıldığı
tarihten sonrasını bilemeyecektir; sadece geldiği zamanda bir kahin
gibi 100, 200, 300 yıllık bir zaman dilimi için gelecekten haberler
verecek ve bir kahin muamelesi görecektir o kadar. Sonuçta ‘kaderde’
–zamanda gerçekleşecek olanı- yazılı olanı değiştirmeye kimsenin gücü
yetmez.
Buradaki
şemada zaman, başı olmayan ama sonu olan (şimdi) düz bir hat
şeklindedir. Burada zamanın sonunu, bizim geçmişe yapacağımız yolculukta
zamanı terk edeceğimiz an (şimdi) belirlemektedir. Biz, şimdiyi terk
ettiğimiz anda zamanı bitirmekte ve geçmişte ulaştığımız noktada onu
tekrar başlatmaktayız. Bu da terk ettiğimiz zamana alternatif olarak
yeni bir zaman başlatmaktadır.Ancak burada yeni bir zaman başlattığımız
için ayrıldığımız şimdi ile vardığımız şimdi arasındaki zaman diliminde
gerçekleşen olayları bilemiyoruz. Çünkü kendimize yeni bir gelecek
hazırlamış oluyoruz (ama biz bunun farkına ne zaman varırız onu
bilemiyorum). Ne var ki böyle bir yolculukta tüm zamanın yapısını
değiştirmemiz söz konusu olmaktadır, bu da ayrı bir ‘tanrısallık’ ya da
‘bilim-teknoloji’ anlamına gelmektedir.
Buradaki
şemada da zaman başı ve sonu olmayan bir hat şeklindedir. Burada
şimdiden yola çıkıp geçmişe gideriz, ama şuna dikkat edin, biz şimdiden
ayrıldığımızda zaman hala ileri doğru akışını sürdürmektedir yani şimdi
geleceğe doğru akmaktadır. Fakat geçmişte vardığımız noktada, terk
ettiğimiz zamana paralel yeni bir zaman akışı oluşmuştur artık. Buradan
itibaren, hiçbir fikrimizin olmadığı yeni bir gelecek bizi
beklemektedir. Biz zamanda yolculuk yaparak zaten zamanın işleyişine
müdahalede bulunmuş ve onun yapısını bozmuş oluyoruz. Ancak bu bozulma
öznel olarak gerçekleşmektedir; biz nesnel ‘şimdi’mizi terk ettikten
sonra aslında o şimdi ilerlemeye (zamanda akmaya) devam etmektedir.
Ayrıldığımız şimdide yaşayanlar sadece bizim bir yolculuğa çıktığımızı
görecekler, ama yaşamlarına devam edeceklerdir. Oysa biz geçmişe gidip
kendi öznel şimdimizde yaşayacağız, nesnel şimdiden kopmuş olacağız.
Dolayısıyla zamanda yolculuk sırasında yaşayacağımız zaman ya kurgusal
bir zaman olacak, ya da geçmişte gittiğimiz anda bir hayalet (gibi)
olacağız. Dönüş yolculuğumuzu ise ilerlemiş olan şimdiye yapacağız, ama
gelip ayrıldığımız zaman hala kendi hattında ilerlemeye devam edecektir.
Böylece kendi zamanımıza paralel yeni bir zaman yaratmış olacağız.
Burada
ortaya attığımız üç teorinin sonunda önemli bir sonuçla karşılaşıyoruz:
Biz zaman yolculuğundan sonra hangi zamana döneceğiz? Zamanda
yolculuğun bir sonucu olarak gelecekte yani ayrıldığımız zamanda da
değişiklikler olacak mı? Yani bir “kelebek etkisi” söz konusu mu? Daha
da ötesi, zamanda hiç tahmin edemeyeceğimiz daha büyük tahripler yapmış
olmamız söz konusu olabilir mi (paralel yeni zaman akışı gibi)?
Einstein’ın
rölativite kuramına göre zamanda yolculuk teorik olarak mümkündür. Buna
göre ışık hızında hareket eden bir kişi ya da nesne zamanda yolculuk
edebilir. Ama bu aslında tam bir ‘zaman yolculuğu’ değildir. Çünkü
burada yolculuk ‘yolcunun’ ve geride kalanların hızıyla ilgili bir
konudur. Bizim zaman içinde on yılda aldığımız yolu ‘yolcu’ ışık hızında
bir çırpıda almaktadır, üstelik zamanın bizim üzerimizde oluşturduğu
yıpranmalara maruz kalmadan. Biz on yıl yaşlanırken, o daha yola çıktığı
günkü haliyle karşımıza çıkacaktır on yıl sonra. Ayrıca bu yolculuk
sadece ‘ileri’ yani ‘geleceğe’ doğru gerçekleşmektedir, geri dönüşü
yoktur (aslında ışık hızının üzerine çıkıldığı takdirde zamanın ters
işleyeceği yönünde bir söylenti de vardır, ama biz daha ışık hızına
çıkamamışken onu aşmayı düşünmek eni konu abesle iştigal olacağı için
burada sözünü bile etmiyoruz, belki ilerde). Aslında burada zamanda
yolculuğu sağlayan ışığın zamandan daha hızlı hareket etmesidir. Bunu
kısaca şöyle açıklayabiliriz: Odanıza girdiniz, ve ışığı açtınız. Siz
daha elinizi anahtardan ayırmadan ışık her yeri dolduracaktır. Işık
sizden çok daha hızlıdır, öyle ki düşüncenizden bile hızlıdır, siz başka
bir şey düşünmeden her yer ışıkla dolmuştur. Sizden, düşüncenizden ve
zamandan çok daha hızlıdır ışık. İsterseniz anahtara bastığınız anda
ışıktan önce odanın diğer ucuna gitmeyi deneyebilirsiniz, ama bunu asla
başaramazsınız. Yeryüzünde bunu başarabilen yegane ‘şey’ takyon denen
atomaltı parçacıklardır. Teorik olarak bu parçacıklar ışık hızında
hareket etmektedirler ve bu nedenle gözlemlenememektedirler. Çünkü ışık
hızında hareket ettiklerinden dolayı aynı ‘anda’ hem ‘şimdide’ hem de
‘gelecekte’ bulunmaktadırlar ve bu da onları gözlemlemeyi
zorlaştırmaktadır.
Aslında
düşünürseniz, insanoğlu da aynı anda hem şimdide hem de gelecekte hem
de geçmişte bulunabilmektedir: ‘Yaşadığımız şimdi, aslında bir an
öncesinin geleceği ve aynı zamanda da bir an sonrasının geçmişidir’. Bu
noktada Einstein’ın “Geçmiş ve gelecek yoktur, sonsuz bir şimdi vardır”
sözü de gerçeklenmektedir.
********
Donnie Darko'da adı geçen The Philosophy of Time Travel kitabının içeriğine buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca konuyla ilgili olarak Semih Bedir'in "Donnie Darko ve Zamanda Yolculuk" yazısını da okumanızı öneririz.
Yorumlar
Yorum Gönder