FİLMSEL KAVRAMLAR- Üç Robot Yasası (I Robot/ Ben Robot, Alex Proyas, 2004)

Asimov'un özellikle robot öykülerindeki dünyada (bunu özellikle filmi de çekilen 'Ben, Robot' isimli kitabından ve Vakıf- Foundation serisinden de hatırlayabilirsiniz) kullandığı kurallardır ve şöyledirler: 

1-       Bir robot hiçbir şekilde insanoğluna zarar veremez; veyâ pasif kalmak suretiyle zarar  görmesine izin veremez. 
2-      Bir robot kendisine insanlar tarafından verilen komutlara 1. kuralla çelişmediği sürece itaat etmek zorundadır. 
3-     Bir robot 1. ve 2. kurallarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.

Robotik El Kitabı
56. Baskı. M.S. 2158

Aslında romanın geçtiği döneme bakarsak, robotların insanlar tarafından hem kişisel hem de toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak üzere her işte kullanıldıklarını görürüz. Bu da aslında robotlardan yeni bir köle sınıfı yaratıldığı anlamına gelmektedir. Köleler/robotlar insanlarla aynı şartlara sahip değildirler, onlar gibi yaşayamazlar, yaşam alanları yoktur. Ve bir köle asla efendisine zarar veremez, onun emirleri dışına çıkamaz ve onun istekleri doğrultusunda yaşamını korumak zorundadır. Eğer Fritz Lang'ın Metropolis (1927) filmini seyrederseniz orada da aynı durumun söz konusu olduğunu görürsünüz. Köleler insanların yaşaması için gerekli her işi yapmaktadırlar, onlardan farklı bir yaşam alanları vardır; emirlerine uymak, onlara zarar vermemek durumundadırlar. Ya da insanlar buna inanmaktadırlar. Ancak Fritz Lang'da köle olanlar 'işçi sınıfıdır' ve dünyaya yeni yeni hakim olmaya başlayan kapitalist düzenin yeni makinelere yani robotlara ihtiyacı vardır: Her emre uyan, patrona isyan etmeyen ama varlığıyla patron ona muhtaç olduğundan aksi bir durum emredilmedikçe varlığını korumakla da yükümlü robotlara. Yani işçilere... Metropolis’teki işçilerin hareketleri, fabrikaya giriş ve çıkışları, fabrikada üretim anındaki görüntüleri tamamen belli bir işe programlanmış robotları andırmaktadır. Hatta bu açıdan bakıldığında filmdeki robotun insana (Maria’ya) benzetilmesi de bir anlam kazanmakta, mekanikleşmenin sonucu işçi sınıfının ulaşacağı sonucu göstermektedir, ki robot da zaten işçilerin hareketleri örnek alınarak ve onların yerine çalıştırılmak üzere üretilmiştir. Çünkü birer insan olan işçiler, her ne kadar mekanikleştirilmiş de olsalar ‘duygularından’ tamamen arındırılamamışlardır ve kendilerini bir yönlendiren olduğu taktirde isyana hazırdırlar (burada hemen 1984 veya daha yakın tarihli Equilibrium’daki mekanikleştirilmiş halk akla gelmektedir. Özellikle Üç Robot Yasası’nın ilk bahsedildiği Asimov’un “Liar!” öyküsüyle aynı zamanlarda -1941- romanı yayınlanan 1984’te anlatılan ve Büyük Birader tarafından her hareketi izlenip kontrol altında tutulan halk yerine robotları koyarsanız anlatılmak istenen tablo daha iyi anlaşılacaktır). Yine de, tüm mekanikleştirmeye rağmen işçi sınıfından silinemeyen ve birçok kez iktidar (ya da üst tabakalar) tarafından acı sonuçları (isyanlar) deneyimlenen  ‘duyguların’ robotların programlarında da zuhur etmemesi için, Asimov Üç Robot Yasası’nı ortaya atmıştır. Böylece belli bir mantık çerçevesinde (robotların insanlar tarafından yazılan programları, tıpkı işçilerin patronları tarafından yazılan kaderleri gibi) hareket eden robotlar, bu kurallara uyacak ve efendisine yani insanlara isyan etmeyecektir. Ancak Asimov’un yarattığı dünyadaki robotlar ‘pozitronik beyinli’dirler ve zamanla gelişme gösteren beyinleri insan beyninden farksız fonksiyonlar kazanmaya başlar. Kazandıkları bu fonksiyonlar (bu sürekli gelişen bir zekadır) onların bu kurallar üzerine düşünmelerini ve ‘Neden?’ diye sormalarını sağlar. Öykülerin devamında pozitronik beyni evrimleşerek en üst seviyelere ulaşan Daneel Olivaw isimli robot, sonunda Üç Robot Kuralı’nın kusurlu olduğunu anlayarak, Sıfır (0) kuralını keşfedecektir. Buna göre “Bir robot, insanlığa zarar vermez ve hareketsiz kalıp insanlığın zarar görmesine neden olmaz.” (‘Ben,Robot’daki robot Sonny’i hatırlayın bu aşamada; film aslında onun Üç Robot Kuralı’na karşı gelmesi üzerinedir!). Diğer taraftan Daneel Olivaw’ın Üç Robot Kuralı’nın kusurlu olduğunu keşfetmesi, Asimov’un da kendi oluşturduğu bu sistemin aslında kusurlu olduğunu keşfetmesidir. Çünkü ‘yapay’ da olsa beyni olan herkes robot da olsa işçi de olsa, sonunda içinde olduğu ve yaşadığı sistemin gerçek olmadığını, kusurlu olduğunu fark edecektir. Ve fark etmek demek isyan demektir; devrim demektir! 

Bir anlamda Asimov'un robot kanunları bir çeşit kapitalizm eleştirisidir aslında. Ama işte her zaman kurallara uymayan bir robot olacaktır! (Ancak burada robotların serideki sonunu söylemekten çekiniyorum!)

Yorumlar

Popüler Yayınlar