DONNIE DARKO, Richard Kelly, 2001, ABD, Bilim-Kurgu, Dram, Gizem

"Kıyametin kopmasına 28 gün 6 saat 42 dakika 12 saniye var." motto'suyla karşılar bizi Donnie Darko. Daha o zamandan başlarız biz "Ne kıyameti?" demeye; öyle ya kıyamet dünyanın, evrenin ya da bilinen bütün zamanların sonu demektir bizim için ve korkutucudur. Oysa filmin bir başka motto'sunda "What would you do if you knew the future?" der yönetmen Richard Kelly, yani "Eğer geleceği bilseydiniz, ne yapardınız?". Aslında bunu şöyle sormak daha mantıklıdır Donnie Darko için; "Eğer geleceğimizi bilseydik en fazla hangi fedakarlığı yapmayı göze alabilirdik?". Bütün film tam da bu soruya cevaptır işte. Karşımızdaki yine farklı bir 'zamanda yolculuk' filmidir. Ama bu sefer gerçekten farklıdır; seveni çok sever, sevmeyeni hiç sevmez, hala seyretmeyeni hala seyretmemiş olmasını övgü kaynağı yapar, seyredip anlamayanı nasıl olup da bu filmi anlamış olan bir diğerini hor görür, anlayanlar ise içine kapanıp hayata küser ve bu liste daha uzar gider! Finalinde, bildiğimiz o bütün klasik zamanda yolculuk filmlerinde gördüğümüz kuralları bir kenara atar film, bu sayede de yukarıdaki listenin oluşmasına sebep olan ve en çarpıcı, beklenmedik, anlaşılmaz vs. sınıflandırmasına girecek olan 'son'u sunar bize. 


Herşey gündelik hayatında uyurgezer ve yarı-şizofren haller sergileyen ergen Donnie'nin (Donald'ın kısaltılmışıdır) bir yol kenarında, bisikletinin yanı başında uyanmasıyla başlar. Uyku sersemi evine dönen Donnie orada görür ki, evine üstelik tam da kendi odasının bulunduğu kısma nereden geldiği belli olmayan (dahası ucunda uçağı olmayan) bir uçak motoru düşmüştür. Ailesinin odasında uyuyor sandığı Donnie, uyurgezerliği sayesinde bu felaketten kurtulmuştur. Yine de, biz başta anlamasak da bu kaza Donnie'nin hayatında büyük değişimlere neden olacak, yarı-şizofren hali yavaş yavaş şizofreniye dönüşerek, kendine adı Frank olan insan boyutlarında bir Tavşan arkadaş edinecek ve ondan kendisine, geleceğine ve yaşadıklarına dair vahiyler almaya başlayacaktır. Hatta filmin en kayda değer diyalogları Tavşan Frank ve Donnie arasında geçecek, kıyametin kopmasına 28 gün 6 saat 42 dakika 12 saniye kaldığını da filmin başlarındaki ilk karşılaşmalarında yine Frank söyleyecektir. Aslında Donnie'nin film boyunca yaşadıkları ve etrafı hakkında keşfettikleri, başından büyük bir kaza geçmiş herkesin hayatını yaşarken karşılaştıkları veya hissettikleriyle aynıdır: Hiç o kazada ölmeniz gerektiğini, ama bir şekilde ölmediğinizi ve aslında yaşamamanız gereken şeyleri yaşadığınızı düşündünüz mü? Çünkü Donnie aşık olmasının yanı sıra etrafındaki kimi insanların hiç de hoş olmayan gerçek yüzlerini görür ve ailesinin yaşayacağı kötü şeylere tanık olur. Bu aşamada hayatını değiştirecek bir diğer karşılaşmayı yaşar Donnie; insanlar tarafından Ecel Nine (Grandma Death) olarak adlandırılan yaşlı ve kaçık Roberta Sparrow ile. Vaktiyle 'Zamanda Yolculuğun Felsefesi' (The Philosophy Of Time Travel) isimli bir kitap yazmış olan Sparrow, bu kitabın ardından aklını kaçırmış bir vaziyete bürünmüş ve hergün 'evinden çıkıp posta kutusuna gidip beklediği bir mektubun gelip gelmediğini kontrol etme' hareketini sürekli tekrarlar olmuştur (ki filmde başta yine bize anlamsız gelen bu hareketin sebebini de görürüz). Sparrow'un kitabını okuyan Donnie, bir süre sonra zamanda portal açmaya başlar. Başta nasıl ve neden kullanacağına dair şüpheleri varken, bir süre sonra (özellikle kıyamet için geri sayım sona yaklaşırken) kararını verir!
Burada özellikle filmdeki 'kıyamet' kavramının üzerinde durmak gerekir. Kıyamet her durumda insanda bir 'son'u çağrıştırmaktadır ve bu genelde dünyanın, evrenin ya da zamanın sonu anlamına gelmektedir. Ama atladığımız birşey var ki, o da 'ölüm'ün de aslında bir çeşit kıyamet olduğu. Daha küçük, daha kişisel veya bireysel bir kıyamet. Filmdeki 'kıyamet' saati de bunu göstermektedir. Aslında bu geri sayım zamanda geri dönüşü sağlayacak portalın açılacağı anı göstermektedir ve bu anda Donnie bir seçim yapmak zorundadır: Ya portala girecek ya da kalacaktır. Portala girerse şimdi yaşadığı zamandan daha farklı ve bilmediği bir gelecek olacak veya portala girmezse de gördüğü iyi-kötü tüm gerçeklerle bu zamanı devam ettirecektir. O ise yaşadığı, gördüğü bunca şeyin bir anlamı olması gerektiğine inanır; zamanı değiştirebileceğine inanır, yaşanan olayların yaşanmaması gerektiğine inanır, birçok yanlışı ve kötülüğü düzeltebileceğine inanır ve 'ölmesi gerektiği o anda ölmeyip yaşadığı takdirde' neler olacağını görüp yaşamıştır aslında. Ve sonunda tüm insanlara kendisinin içinde olmadığı bir geleceği armağan eder. Filmin bir sahnesinde Donnie ve Gretchen arasında geçen bir diyalog aslında bir kahraman olarak Donnie'nin sonsuz yolculuğunu vurgular: Donnie'nin adını öğrenen Gretchen "Donnie Darko! Ne biçim bir isim bu böyle sanki kahraman ismi gibi!" der, Donnie de ona "Sana öyle olmadığımı düşündüren nedir?" cevabını verir. Yaptığı veya yapacağı seçimle insanların kahramanı olmuş veya olacaktır Donnie, ama her kahraman gibi onun da kim olduğu bilinmeyecek, hatta yaptığı seçimden kimsenin haberi bile olmayacaktır. 
2001 yapımı olmasına rağmen Donnie Darko 80'lerin sonunda (tam olrak 1986) geçer ve film olarak da o döneme ve o dönemdeki filmlere bolca gönderme yapar. Öncelikle neredeyse gençlerden müteşekkil kadrosu ile 80'lerin gençlik filmlerini anımsatan bir yapısı vardır; seçilen oyuncular bile o dönemin ünlü çocuk veya genç oyuncularıdır (Drew Barrymore, Patrick Swayze). Sam Raimi'nin kült filmi Evil Dead (Kötü Ruh)'den E.T. ve Şirinler'e kadar birçok 80'ler filminden alıntı veya filmin kendisinden parçalar görürüz. Kullanılan müzikler bile o döneme aittir. Tüm bu özellikleriyle tam bir dönem filmi gibidir Donnie Darko. Biraz Tavşan Frank'ın da etkisiyle korku filmi etiketini de vurur kendisine. 80'lerde özellikle B tipi filmlerde işlenen 'zamanda yolculuk'  konusuyla da Bilim-Kurgu yaftasını alır. Gösterime girmesinden 10 yıl sonra artık psikolojik- şizofren filmler listelerinde yer almaya başladığını da görüyoruz internette. Bu nedenlerle olsa gerek türlerarası bir film olarak tanımlanır Donnie Darko. Bu özelliği yanı sıra senaryosu, diyalogları ve kurgusuyla da yönetmeninin ilk filmi olmasına rağmen 'muhteşem' sıfatını hak eder ve yine aynı sebeplerle sonraki filmlerinde yönetmen Richard Kelly'nin 'Shyamalan Sendromu' (yok öyle birşey ben uydurdum şimdi; yönetmenin ilk filmindeki büyük başarısını sonraki filmlerinde tutturamaması, izleyicinin beklentisini karşılayamaması anlamında) yaşamasına da sebep olur. Belki ilk seferde anlamazsınız filmi (bu normaldir), ama ikinci seferde taşlar yerine oturmaya başlar yavaş yavaş (çünkü artık neyle karşı karşıya olduğunuzu biliyorsunuzdur ve neyi nerede arayacağınızı veya nereye bakacağınızı) ve ancak üçüncü de bir puzzle sahnesi gibi, film tüm sırlarıyla karşınızda duruyordur artık.  Bu noktadan sonra ya çok seversiniz Donnie Darko'yu ya da nefret edersiniz!


Belki Wikipedia'da bulunan bu ayrıntıları paylaşmak filmi anlamanızı daha da kolaylaştıracaktır:

    Yorumlar

    1. bu kadar bilgi toplamak epey zaman almış olmalı takdir ettim valla (:

      YanıtlaSil
    2. Aslında filme 'bakmayıp', 'seyrederseniz' hakkında bilgi toplamak o kadar çok vaktinizi almıyor... Çünkü çoğu şeyi fark ediyorsunuz zaten!

      YanıtlaSil

    Yorum Gönder

    Popüler Yayınlar